Dulkadiroğullarından
Osmanlı İmparatorluğu’na geçen Adıyaman şehri, önce Kahraman Maraş
(Zülkadriye) Eyaleti sınırları içinde yer alır. İlk yıllarda (1519-1530)
Samsat sancağına bağlanır. 1531’ den sonra da Elbistan sancağına
bağlanır. 1841 yılında Adıyaman şehrinin ilçe merkezi olduğunu
görüyoruz. Şehrin, vali adına görev yapan bir memur yani kaymakam
tarafından yönetilmeye başladığını görüyoruz.
Ancak
tarihi belgelerde “Kaymakam”sözcüğüne rastlanmamıştır. 1849 yılında
sancak haline getirilerek Diyarbakır’a bağlanmıştır. Bu tarihten
itibaren Besni, Kahta ve Siverek ilçelerinin de Adıyaman sancağına
bağlandığını görüyoruz. 1859 yılında bu defa Malatya sancak olunca,
Adıyaman tekrar ilçe haline dönüştürülür. Bu durum, Adıyaman’ın resmen
il merkezi olduğu 01.12.1954 tarihine kadar devam eder.
22.06.1954
tarih ve 6414 sayılı Yasa ile Kahta, Besni, Gerger ve Çelikhan ilçeleri
ile birlikte 16 bucak da Adıyaman'a bağlanmıştır. Daha sonra 7035
sayılı kanunla 01.04.1958 tarihinde Gölbaşı, 01.04.1960 tarihinde
Samsat, 09.05,1990 tarihinde 09.05.1990 tarihinde 1664 sayılı yasayla
Tut ve 1991 yılında ise Sincik ilçe merkezine dönüştürülmüştür. Bugün
Adıyaman’a bağlı 8 ilçe merkezi bulunmaktadır.
İl Adının Hikayesi
Adıyaman isminin menşeyi hakkında çeşitli rivayetler vardır.
Birinci
rivayete göre; Perre şehrinde cereyan ettiği belirtilen bir olaya
bağlanmaktadır. FARRİN yada PERRE olarak bilinen şehirde PUT’ a tapan
bir babanın yedi oğlu, babalarında evde olmadığı bir gün bütün putları
imha ederek ALLAH’ın (Hz. İsa’nın söylediği gibi) bir olduğunu kabul ve
ilan ederler. Putperest baba durumu öğrenince yedi oğlunu da öldürür.
Babaları tarafından öldürülen yedi kardeşin hatırasına Farrin
(Perra=Pirin)’ de bir manastır yaptırılır. Bu olaydan ötürü de şehre
Yedi Yaman adı verilir. Yedi Yaman zamanla Adıyaman şekline dönüşür.
İkinci
rivayete göre; Adıyaman şehrinin ortasında yaptırılan Mansur’un kalesi
olarak bilinen kale’ ye halk, Hısn-ı Mansur ismini vermiştir. Hısn-ı
Mansur isminin menşeyi hakkında iki ayrı rivayet mevcuttur. Kaynaklarda
VII. yüzyılda buraya gelen Emevi komutanlarından Kays kabilesine mensup
Mansur. Ca'vene'ye izafetle bu ismin verildiği rivayet edilmekte ise de
başka bir rivayete göre bu ismin Abbasi Halifesi Ebu Cafer El-Mansur'un
adından gelmektedir. Zamanla halk arasında telâffuz şeklinin de
değişmesiyle “HÜSNÜ MANSUR” olarak bu şehrin ismi değiştirilmiş
olmaktadır.
Üçüncü
rivayete göre; Adıyaman şehrini doğu, batı ve güney yönlerinde derin
vadiler çevirmiştir. Bu vadilerin yamaçları zengin meyve ağaçları ile
kaplı olduğu gibi, şehrin çevresinin de meyve ağaçlarıyla kaplanmış
olmasından dolayı güzel vadi anlamında olan “VADİ-İ LEMAN” (Güzel vadi)
kelimesinin söylenişi zamanla değişmiş ve halk arasında “ADIYAMAN”
şekline dönüşmüştür. Ancak, Hısn-ı Mansur yani Hüsnü Mansur ismi 1926’
ya kadar resmi ad olarak kalmıştır. 1926 yılından itibaren Bakanlar
Kurulu kararları ile şehrin ismi tekrar ADIYAMAN olarak
değiştirilmiştir.
Yeni Çağda Adıyaman
1515
yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun hükümdarı Yavuz Sultan Selim, İran
seferi dönüşünde Dulkadiroğulları Beyliği’nin egemenliğine son vererek,
Adıyaman ve çevresini topraklarına katar. Böylece Adıyaman’da Osmanlı
İmparatorluğu dönemi başlamış olur.
Adıyaman
ve çevresi Osmanlı yönetimine girdikten sonra, sınır boyu olmaktan
çıkar. Bunun sonucu olarak savaş, baskın ve istila korkusundan kurtulur,
huzura ve sükuna kavuşur. Osmanlı yönetiminin Türk aşiretlerini belli
yörelerde oturmaya mecbur eden iskan (yerleşme) politikasından dolayı,
Anadolu’nun diğer yerlerinde olduğu gibi bu yörede de zaman zaman
isyanlar meydana gelir; ancak bu isyanlar bastırılır.
Orta Çağda Adıyaman
Adıyaman
ve çevresi M.S.395 yılından itibaren Doğu Roma İmparatorluğu’ nun
(Bizans Devleti’nin) egemenliği altındayken İslam akımlarına maruz
kalmıştır.
Hz.
Ömer’in halifeliği döneminde (634-644) Adıyaman ve çevresi Müslüman
Arapların eline geçmiştir. Aba Ubeyde, Halid Bin Velid, Sait Bin Ebi
Vakkas ve İyaz Bin Ganm gibi tanınmış islam komutanlarının katıldığı
savaşlar sonucunda 638 yılında bu bölge İslam topraklarına katılmıştır.
Adıyaman ve çevresi bir süre Müslümanlarla Bizanslar arasında sınır bölgesi ve çekişme konusu olur. 670 yılında Emevi komutanlarından Mansur Bin Cavena Adıyaman’ı ele geçirir. Bu komutanın Adıyaman şehrinin ilk yerleşim alanı içinde kalan bugünkü Adıyaman Kalesini yaptırdığı rivayet olunur.
M.S. 758 yılında Abbasi halifesi Ebu Cafer Mansur tarafından Emevi egemenliğine son verilir. Böylece Adıyaman ve çevresine Abbasiler hakim olurlar.
M.S.
1066 yılında Selçuklu komutanlarından Gümüştekin, Adıyaman şehrini
(Hısn-ı Mansur-u) ve çevresini ele geçirir; ancak iç karşılıktan dolayı
geri çekilir. 1071 Malazgirt Muharebesi’ni izleyen 1082 yılında Hıns-ı
Mansur (Adıyaman şehri), tekrar ele geçirilir ve Abbasi hakimiyeti sona
erer. Selçukluların egemenliği altında kalan Adıyaman ve çevresi Haçlı
Savaşları’nın etkisi altında kalarak geçici olarak el değiştirir.
Adıyaman ve çevresi1114-1204 tarihleri arasında Eyyubilerin kontrolü
altına da girmiştir. Anadolu Selçukluların 1298 yılında Moğolların
istilasına uğrar; iç karışıklık yaşanır. Bu durum 1339 tarihine kadar
devam eder. 1339 tarihinde Adıyaman ve çevresi, Dulkadıroğulları
Beyliği’nin kurulmasından bir süre sonra Dulkadıroğulları’ nın
egemenliğine girer. 1398’ de Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt yöreyi
ele geçirirse de Doğu Anadolu’ya egemen olan Timur tehlikesi nedeniyle
geri çekilir. Sonuçta Adıyaman ve çevresi tekrar Dulkadıroğulları’nın
eline geçer.
Eski Çağda Adıyaman
Güneydoğu
Anadolu Bölgesi’nde Fırat ve Dicle nehirlerinin arasında kalan
havzadaki Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa, Siirt, Şirnak, Batman ve
Mardin illerini içine alan topraklardaki sulama ve enerji üretimine
yönelik bir proje gerçekleştirilmiştir. Bu proje kısa adı GAP olan
Güneydoğu Anadolu Projesi’dir. Bu proje çerçevesinde, su altında kalmış
antik yerleşim bölgelerinde arkeolojik araştırmalar yapılmıştır.
Coğrafi
konum itibariyle Güneydoğu Anadolu Bölgesi, güneyde Mezopotamya, doğuda
İran, kuzeyde doğu Anadolu ve Kafkasya, batıda Orta Anadolu bozkırları
arasında yer alan bir orta bölgedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi
yaylaları, sözü edilen bölgeler arasında binlerce yıl önce parlayıp
sönen eski medeniyetlerin bir kavşak yeri olduğu için insanlık tarihi
boyunca eşi az görülen medeniyetlere sahne olmuştur (ERZEN,Afif: Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesi Tarih Anatolia and Urartions-Ankara 1984
s.7).
Doğu
ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Tarih öncesi çağlarda yaşayan insanların
ihtiyaçlarını karşılayacak elverişli bütün özelliklere sahipti. Su
kaynakları, doğal kaya sığınakları, çayır ve ormanlık alanları ile
zengin av hayvanları insanları en eski çağlardan beri bu bölgeye çekmiş
olmalıdır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki bu elverişli
özellikler, avcılık ve toplayıcılıkla geçimlerini sürdüren insanlara çok
olumlu yaşama ortamı sunmuştur. Bu ortam bölgede bir çok medeniyetin
filizlenmesi sonucunu doğurmuştur.
Adıyaman Bölgesindeki Eskiçağ Yerleşmeleri
Paleolitik Yerleşmeler
Paleolitik
kültürü meydana getiren insanlar mağaralarda yaşıyorlardı. Bu insanlar
için avcılık kültürel gelişimin ilk devrelerinde en önemli aşamalardan
biriydi. Bölgede bulunan bol miktardaki av hayvanı insanların
düşüncesine ve sosyal yaşantısına yön veren etkenlerden biri olmuştur.
Adıyaman-Malatya karayolu üzerinde bulunan PALANLI KAYAALTI SIĞINAĞI
işte böyle bir paleolitik dönem yerleşmesidir.
Adıyaman Samsat Şehramuz Tepesi ve Çevresi Yerleşmeleri’nde yine paleolitik dönem kalıntıları bulunmaktadır. Bölgede ayrıca Kung Kıracı Tepesi, Ziyaret Tepesi ve Kemşak Tepesi gibi yerleşim yerleri de vardır.
Adıyaman yöresinde Neolitik, Kalkolitik ve Eski Tunç Dönemini yansıtan yerleşme yerlerinin başında, bugün Atatürk Barajı gölü sahası içinde kalan Samsat (Samosata Höyüğü) gelmektedir. Ayrıca Kommegene Krallığı’nın başkentliğini yapmıştır. Keza Tille Höyük yörenin diğer önemli bir höyüğüdür.
Adıyaman bölgesi Helenistik ve Roma Dönemi eserleriyle ün yapmış bir bölgemizdir. Bu kalıntıların en önemlisi Eski Kahta Köyünün yanındaki 2150 m yüksekliğinde Nemrut Dağı’nın üzerindedir. Toros Dağları ile Fırat Nehri arasındaki yöre, Helenistik ve Roma çağlarında Kommagene olarak adlandırılır.
Kommagene M.Ö. I. yüz yıl başında Selevkoslar soyuna son veren iç savaşlar sırasında I. Mithradates Kallinikos tarafından bağımsız bir krallık olarak kurulmuştur. Antikçağ’ daki adı Nymphaios olan bugünkü Kahta Çayı üzerindeki Eski Kahta Köyünün yanında yer alan Arsameia kentinde, antik kentin kuruluşunu anlatan yazıtlara rastlanmıştır. Bu kentin 3 km güneybatısında Kahta Çayı’nın bir kolu olan Cendere Çayı’ndaki güzel köprü, sütunlar üzerindeki Latince bir yazıta göre Roma döneminde dört Kommagene kenti tarafından yaptırılmıştır.
Adıyaman Samsat Şehramuz Tepesi ve Çevresi Yerleşmeleri’nde yine paleolitik dönem kalıntıları bulunmaktadır. Bölgede ayrıca Kung Kıracı Tepesi, Ziyaret Tepesi ve Kemşak Tepesi gibi yerleşim yerleri de vardır.
Adıyaman yöresinde Neolitik, Kalkolitik ve Eski Tunç Dönemini yansıtan yerleşme yerlerinin başında, bugün Atatürk Barajı gölü sahası içinde kalan Samsat (Samosata Höyüğü) gelmektedir. Ayrıca Kommegene Krallığı’nın başkentliğini yapmıştır. Keza Tille Höyük yörenin diğer önemli bir höyüğüdür.
Adıyaman bölgesi Helenistik ve Roma Dönemi eserleriyle ün yapmış bir bölgemizdir. Bu kalıntıların en önemlisi Eski Kahta Köyünün yanındaki 2150 m yüksekliğinde Nemrut Dağı’nın üzerindedir. Toros Dağları ile Fırat Nehri arasındaki yöre, Helenistik ve Roma çağlarında Kommagene olarak adlandırılır.
Kommagene M.Ö. I. yüz yıl başında Selevkoslar soyuna son veren iç savaşlar sırasında I. Mithradates Kallinikos tarafından bağımsız bir krallık olarak kurulmuştur. Antikçağ’ daki adı Nymphaios olan bugünkü Kahta Çayı üzerindeki Eski Kahta Köyünün yanında yer alan Arsameia kentinde, antik kentin kuruluşunu anlatan yazıtlara rastlanmıştır. Bu kentin 3 km güneybatısında Kahta Çayı’nın bir kolu olan Cendere Çayı’ndaki güzel köprü, sütunlar üzerindeki Latince bir yazıta göre Roma döneminde dört Kommagene kenti tarafından yaptırılmıştır.
Antitorosların
bir uzantısı olan Nemrut Dağı’nın 2150 m yükseklikteki zirvesinde bugün
herkes tarafından bilinen ve Geç Helenistik Devirden kalma tapınaksal
mezar anıtı, yeryüzünün en değerli kültür varlıklarından biri olarak
kabul edilmiştir. Bu anıt ve çevresi 1987 yılında UNESCO nezrindeki
“İnsanlığın Kültür Mirası” listesine alınmış 1988 yılında da Türk
Hükümeti tarafından Milli Park ilan edilmiştir.
Roma dönemi eserleri arasında kaya mezarları da bulunmaktadır. Adıyaman Kahta İlçesi Eskitoz (Ancos) Köyünün doğusundaki Fırat vadisinde yamaç boyunca kalker kayalara oyulmuş pek çok mezar bulunmuştur. Ancak bunlar Atatürk Barajı suları altında kalmıştır.
Roma dönemi eserleri arasında kaya mezarları da bulunmaktadır. Adıyaman Kahta İlçesi Eskitoz (Ancos) Köyünün doğusundaki Fırat vadisinde yamaç boyunca kalker kayalara oyulmuş pek çok mezar bulunmuştur. Ancak bunlar Atatürk Barajı suları altında kalmıştır.
Güneydoğu
Anadolu Bölgesinde özellikle Adıyaman ve Gaziantep yöresinde kurulmuş
olan ilk devlet Kommagene (M.Ö.69-M.S.72) Krallığıdır. Bölgede Selevkos
hakimiyetini İran’daki Parth’ların (M.Ö.240-85) hakimiyeti takip eder.
Parthlar sınırlarını Fırat boylarına kadar genişleterek Diyarbakır’ı
ellerine geçirdiler.
Ancak M.S.226 yıllarına kadar ellerinde tutabildiler (OKTAY Akşit,“Roma İmparatorluk Tarihi” İstanbul 1985).
Yorumlar
Yorum Gönder